Tesadüfen satın aldığım iki tane 12 volt 7 Amperlik aküyü şarj edip bir gerilim elde edemediğimi görünce internetten bu işi araştırmaya başladım. Yerli yabancı bir çok kişi bunun üzerine çalışmış. Yine bir bilgi kirliliği var. Konu hakkında hiçbir bilgisi olmayan kişilerin de sırf popüler diye video yayınladıklarını gördüm. İçerdiği bilginin doğruluğu ile maalesef pek ilgilenmeden! Neyse deneme vaktidir. (Türkçe videolar arasında Brezilya’daki Ali Usta’nınki en kapsamlı olandı)
Önce videolarda açılan aküleri görünce benimkinin üst kapağının sabitlendiğini gördüm(sanırım bu akülerin adı o yüzden ‘sealed’) Elimde maket bıçağı ile kenarlardaki ek yerinden kestim. Hatta bunu yaparken kutup başını da kesmişim. Diğerini keserken kutup başını korumaya dikkat ettim.
Üzeri beyaz plastikle kapatılmış, içinde daha elastik lastiklerin olduğu gözleri açtım. Tamamen kurumuştu. Hatta bir tanesini sallayınca içinden tıkırtılar geliyordu. Bu gözlerden her birine bir çay kaşığı kaşığı karbonat ekleyip sıcak suyla doldurdum. İzlediğim videolarda kullanılan şırınga dikkatimi çekmişti. Ve kızmıştım herkes birbirinden kopya çekiyor diye. Ama gördüm ki şırınga olmadan kapakların ağzı hava yapıyor ve gözler doldurulamıyor.
Bir gece sıcak su ve karbonatlı halde beklettim. Daha sonra gözlerde hiç karbonat ve pislik kalmayıncaya kadar (ya da bana öyle geldi) gözleri su ile duruladım. Akü için özel olarak hazırlanmış sülfürik asit çözeltisini ekledim. Bu asitin yüzde kaç asit içerdiğini (ya da akü için bome denilen bir oran) bilmiyorum. Balkonda bir gün bekledi. Sürekli fokurdadı dışarı pislik attı. Doğru yolda olduğumu düşündüm. Kapakları açık şekilde bir gece şarjda kaldı. Şarj olurken de fokurdamaya devam etti. Ara ara kontrol ettim; 9-10 volta kadar şarj alıyordu. Eğer gözlerden herhangi biri bozuk değilse yırttık dedim. Ama sonra bir kontrolümde şarj geriliminin çok düştüğünü, ve fazla akım çekildiğini görerek yüksek wattlı bir direnci seri bağlayarak akımı kontrol etmeye çalıştım. Ama nafile! Ara ara kısa devreye düşen şarj sonunda akü gerilimi 2 voltun altında sabit kaldı.
İnternette yaptığım araştırmada, bazıları bu yöntemin çalışmadığını, gerilim ölçülse bile aküden akım çekilemeyeceğini savunuyorlardı. Bir kısım da desülfatör adı verilen bir araç yardımı ile akünün dirileceğini söylüyorlar. Bu aletler satıldığı gibi ‘kendin yap’ versiyonları da çok popüler. Bu alet sayesinde akü DC gerilim yerine daha yüksek bir gerilimle ve yüksek frekansla şarj ediliyor, bu yolla da plakalarda biriken kükürtün ortadan kalkacağı ve akünün normale döneceği savunuluyor. Tabii bu yöntemin çalışmayacağını savunanlar da var. Bir kısım da (eskiler) şarj tutmayan aküyü uzun süre şarjda tutmanın faydasından bahsetmiş. Ne kadar mı? “Bir ay boyunda şarjda kalan akü hala şarj tutmuyorsa atın” diyorlar! Ben yaklaşık bir hafta şarjda tuttum. Sonuç: Kocaman bir sıfır. Yani sıfır demeyeyim de 2 voltun altında!…
Desülfatör yöntemini deneyemedim. Çünkü bizim akü üstten şişmeye, sağından solundan akıtmaya başladı. Akıttığı da asit olunca pes ettim.
(Bu arada Sülfürik asit yakıcıdır. Gözlere, vücuda teması, direkt solunması zararlıdır! Açık havada, eldivenle çalışılmalıdır. Temas olursa hemen temas eden bölge bol su ile yıkanmalıdır)
Belki ben beceremedim. Ya da bendeki aküler bozuktu. Bilemiyorum, ama böyle bir yöntem olsa bu kadar büyük bir sektör olan akümülatör sektörü bunu nasıl göz ardı edebilir ki! Yani biz yıllarca boşa mı akü değiştirdik?
Hoşça kalın…
Eğitim Şart 